30.1.14

BUNLARA KEDİ DEĞİL GÜNAHINIZI BİİLE VERMEYİN.


Öyle dolu öyle doluyum ki.. Bir yere dökülmem lazım..
Tarçın hayatıma girdiğinden beri kediler için bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Hiç bir şey yapamazsam onları aç bırakmamaya çalışıyorum. Yolda sokakta bulduğum en azından yavruları sahiplendirmeye çalışıyorum. Bu zamana kadar da baya bir kediye yuva bulmaya çalıştım. Evime bu vesile ile gelen kedileri benden alan bir çok insan oldu.

Kedi sahiplendirmek öyle bir şey ki. İnsanı kalben ve beyinen çok yoruyor. Verdiğiniz kişi, eğer birazcık sorumluluk sahibi, birazcık insan vasıflarına sahip ise, zaten sizi anladığı için. En azından kediyi alıp gittikten sonra, arada durumu hakkında bilgi veriyor, arada fotoğraf gönderiyor. O zaman bari rahat bakılıyor, diyorsunuz içiniz rahat ve huzurlu oluyorsunuz. Ama ya haber alamadıklarınız, kedi kapıdan çıktığı andan itibaren bir daha sizi aramayan sormayan bir fotoğrafını esirgeyen insanlara ne demeli , ne yapmalı....

28.1.14

Okudum - Kitap Hırsızı - Dram - Edebiyat


Canım arkadaşım Güler, gelip elime tutuşturdu geçen hafta bu kitabı:) Beğenirsen bende okuyacağım dedi. İlk 3. sayfa da bir anda okunmaz bu kitap derken. 4 sayfa da kaptırdım kendimi. Markus Zusak 'ın yazdığı ve II. Dünya savaşı Almanya'sında Hitleri ve Yahudi soykırımını anlatan, sıradan bir hikaye gibi görünse de. Asıl konu evlatlık verilen küçük Liesel'in kitaplara  hayranlığı ve hayatı anlatılıyor. Aslında şu an bitmedi son 10 .sayfadayım. Ama yazmak istedim. Bu akşama da filmini seyredeceğim. Yorumlarından müthiş olacağına inanıyorum. Kitabını okurken süper film olurdu diyordum, meğer çevrilmiş:)
Bu akşam ne izlesem diye düşünüyorsanız. İşte size öneri:, gelin birlikte izleyelim...

Film Fragmanı:

İzledim - 47 RONİN - AKSİYON -DRAM- FANTASTİK



Geçen Hafta, koşa koşa izlemeye gittiğimiz film 47 Ronin oldu. Ümraniye de  Carrefour sineması kapanınca elimzide kalan son sinema olan Meydan Cinemaximum da  son dakika gece seansına 4 kişilik yer bulduk diye neredeyse havalara uçuyorduk. O kadar sevindiğimize değdi ki film. Sanırım tekrar tekrar bir keç kez izleyebilirim.

Film 18. yüzyıl Japonya'sında geçiyor. İngiliz bir denizciyle Japon bir köylü kadının evlilik dışı çocuğu olan Kai ile ustaları öldürülen 47 kişilik ustasız kalmış samuray (ronin) grubunun Lord Kira'dan intikam alma hikayesi anlatılmakta..

Header - Her şeyden Konuşmalı




Dün gecenin mahsulü olan bu blog tasarımım da Sevgili Sinem için..Kendisi o kadar iyi , o kadar tatlı ki , işimiz bittiğinde, bile yanımdaymış gibi mutluluğunu hissettirdi. İki tane header yaptım, artık hangisini beğenir bilemedim. Ama o tabi biricik köpeği Hera'yı kondurduğum headerı beğendi. Bakalım siz beğenecek misiniz?

Özel , güzel insan yeni blog'un hayırlı olsun:) Öpüldün....

23.1.14

Header - Mutluluk Tanelerim



Bir header ve blog tasarımının da bugün bitirdik:) 
Blog dünyamızda yeni bir isim var artık. Kübra henüz çiçeği burnunda blogger, ama hızlı bir giriş yapmayı hedefliyor. İlk işin tasarım olduğunu düşündüğü için kapımı çaldı, bende gecikmeli de olsa onun için kolları sıvadım. Sade olması konusunda anlaştık. Bu kızı da kendisine çok benzettiğim için header da kullandım. Kendisini çok güzel anlattığı yazısını ve fotoğrafını kullanarak birde hakkımda kısmı oluşturdum. Boş durmasın diye bir kaç yazı kondurdum. :) İşte son hali..

Blogger dünyasına Hoş geldin Kübra, güzel sohbetin ve beni yönlendirdiğin için de teşekkür ederim:)
Severek kullanmanı diliyorum..

20.1.14

Header - Gözde'nin Masal Adası


Merhabalar, uzun bir internet arızası yaşadım. Yılbaşından beri zaten kopukluklar vardı. Bir hafta önce tamamen gitti. TTnet arızaya, şikayetvar.com vs vs gibi bir çok birime başvurum sonuçsuz kaldı. Eli kolum bağlı bekleyerek günlerimi geçirdim. Ve sonunda nasıl çözüldü dersiniz. Bir tanıdık sayesinde. Yani bu ülkede varsa bir tanıdığın anında çözüme ulaşabiliyorsun. Ondan her birimde bir tanıdık edinin. Hani işiniz falan düşer diye:) Sonunda uzun zamandır olmayan internetim bir telefonla pıt diye çözüldü. Gülsem mi ? Ağlasam mı ?bilemedim. Bir sürü bekleyen işim varken bitenleri de yayımlayamadığım ve sizden uzakta kaldım. Bu arada insan bloguna yazmayınca ciddi soğumalar yaşayabiliyor. Ondan ne olursa olsun yazmakta fayda var..

11.1.14

Kedi Evimiz ve Mama Kaplarımız

Kedi evimizi 3 Hafta önce eşim 4 cm kalınlığında gri renkli strafor köpük ile iki oda şeklinde yaptı. İçine karton, üstüne ise çöp poşeti ile kapladık. İçine elyaf minder koyduk. Umarım soğuklarda en azından bir kaç kediciği korur.Arada bir kaç kedicik görüyorum ama neyse ki çok soğuk havalar olmadığı için pek kullanmadılar. Kar yağarsa en azından kullanırlar diye düşünüyorum.

Mama kaplarının içini düzenli mama ile dolduruyorum ve her gün sabah akşam , öğlen çevreden gelen kediler karnını doyuruyor. Yağmurda ıslanmıyor, neme karşı dayanıyor. İlk yaptığımda biraz delikleri küçük açmışım. Fotoğraflarını çekmek için ortaya getirince, baktım bizimkiler kafalarını sokamadılar, hemen büyüttüm. Benimkiler iyi ki varlar:) İlk denemeleri hep onlar yapıyorlar..





















9.1.14

Sarı Bey'in Vasiyeti...

Bu sokakta doğdum, annemi ve babamı bilmiyorum. İri yarı sağlıklı bir erkektim. Ayşe abla sayesinde hiç aç kalmıyordum. Her gün geçerken o kıtır mamalardan bırakıyordu. Sonra Necla annem bize güzel mamalar getirmeye başladı. Ben onlar gelince onların önünde yürüyordum ve onları evlerinin kapılarına götürüyordum. Onlara bir şey olmasına asla izin vermezdim. Yabancı kediler falan bir şey yapar diye korkardım. Bizim mahallenin kızı Minnoş'un yavruları oldu sonra, bahçede duruyorlardı. Bebekleri de koruyordum. Onlar oynarken bütün gün onları izliyordum. Gonca anne ile Necla anne onları beslemeye geliyorlardı. Bebeklerden kalan mamaları da bazen ben yiyordum. Benim eşim, çocuklarım hiç olmadı ama bebekleri kendi çocuklarım gibi sevdim. Sonra burnum akmaya başladı,zor nefes alıyordum. Sanırım hasta olmuştum. Necla annem beni doktora götürdü. Acı bir şey içiyordum her gün. Biraz iyi gibi oldum ama sonra başım dönmeye başladı, zor yürüyordum. Bana yaptığı kutuda yatmaya başladım. Kış geldi ve kar yağdı, bir kaç kez doktora gittik. En son bir doktor benim için yaşamaz dedi. O gün anladım, tüm arkadaşlarım gibi sıra bana gelmişti. Gonca annemin evinin bodrumunda kaldım , acı çekmiyordum ama çok mutsuz ve halsizdim. Onları hiç üzmek istemiyordum. Bırakın öleceğim diyemiyordum. Bir doktora daha taşıdılar beni. Kan aldılar, iğne ve serum verdiler, mama yedirmek istediler, ama ben gidiyordum ama ağzım dilim yok ki bırakın öleyim diyemedim.Size masraf olmak , üzmek hiç istemedim ama bana tanınan süre bu kadar. Beni iyileştirmeye çalışan, güzel insanlara teşekkür ederim. Sizi cennette bekliyor olacağım. Lütfen sokaktaki kardeşlerimin hasta olmasına ve aç kalmasına izin vermeyin. Tek vasiyetim..Beni iyi hallerimde hatırlayın..





Sokak Kedimiz Sarı beyi için yardım çağrısı bulunduğum şu yazımla tanımıştınız. Amacım onu kurtarıp, sağlığına kavuşturmaktı ama çok geç kalmışız. 22 Aralık gececi melek oldu kendisi. Onu kaybedeli tam 18 gün oldu. Blog yazısı yazmak hiç içimden gelmedi. Aslında teşekkür etmem gereken iyi yürekli kişiler var. Gecikmiş bir teşekkür etmek istiyorum. Ölüm anında ve sonrasında melek oldu dediğim zamana kadar para gönderen arkadaşlarımız oldu. Hatta Cengiz bey'in gönderdiğini çok sonra fark ettim. Sarı Bey veteriner masraflarının 2 katı para toplandı. Bize hiç masrafı olmadı yavrumun. Veteriner masrafları sadece 285 TL. tuttu. Yani fazladan 320 TL para kaldı. Veterinere götürdüğüm ablalara nasıl değerlendirelim bu miktarı , gerimi göndersem derken, acil bir kedi için tutmam konusunda ısrar ettiler.:/ Keşke böyle durumlar hiç olmasa tabi. İsteksiz tamam dedim. Ama bu para beni çok feci rahatsız ediyor. Bu nedenle izninizle bu parayla sokak kedileri için mama alıp dağıtmak istiyorum. Sarı Bey bence böyle olmasını isterdi. Sokağında yaşayan arkadaşları aç olsun istemezdi. Sarı bey'in bende hiç fotoğrafı yok sanıyordum. Geçen gece fotoğraflarıma bakarken, minnoşun bebeklerini çekerken, onunda fotoğraflarına rastladım. Nasıl mutlu oldum anlatamam. Elimde sağlıklı halde bir kaç fotoğrafı var en azından..Onu bu halde hatırlayalım.. Ve bu canları lütfen koruyalım..







2.1.14

NEYİ YAŞAMAK İSTİYORSAN ONU YAŞA !



Öyle bir yaşam yaşıyorum ki,
cenneti de gördüm, cehennemi de.
Öyle bir aşk yaşadım ki,
tutkuyu da gördüm, pes etmeyi de.
Bazıları seyrederken hayatı en önden,
kendime bir sahne buldum, oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki, okudum, okudum anlamadım.
Kendi kendime konuştum bazen evimde, hem kızdım, hem güldüm halime, sonra dedim ki "söz ver kendine"; Denizleri seviyorsan,
dalgaları da seveceksin, sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.

Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.